Son günlerde bir velinin öğretmene ağıza alınmayacak hakaret ve kü*fürler ettiği gerekçesiyle, Eğitim Sendikaları okul önünde basın açıklamaları ve kınama mesajları yayınladılar.
Bu açıklamalara baktığımızda, elbette ki bir eğitimciye kü*für edilmesi kabul edilemez bir durumdur. Bu konuda sendikaların açıklamaları doğru ve haklıdır.
Ancak bir soruyu sormadan edemiyoruz:
Peki ya bir eğitimci kü*für ederse ne olur?
Her ne kadar “Canım, eğitimci küfretmez” demek istesek de, ne yazık ki bazı durumlarda bunun aksini görüyoruz. Ve bu durum, hem eğitim sistemine hem de mesleğin itibarına ciddi zarar veriyor.
Nasıl mı?
NÖBET PARASI VAR
NÖBET YOK.
DERS PARASI VAR
DERS YOK.
İyi okuyun, Eğitim Sendikacıları:
Okullarda nöbet tutması gerekirken nöbet ücreti alan müdürler, müdür başyardımcıları ve müdür yardımcıları olduğunu hepimiz biliyoruz.
Hem nöbet tutmayıp, hem ücret alıp, hem de hükümete ağıza alınmayacak kü*fürler eden öğretmenler yok mu?
Sabahtan akşama kadar kendi görevlerini bırakıp Suriye ve dış politika gibi konular üzerinden siyasi tartışmalara girip kü*für eden öğretmenler yok mu?
Öğretmenevlerinde veya lokallerde, “Al kızı, ver papazı” diyerek kü*fürlü konuşmalar yapan öğretmenler hakkında da bir açıklama yapacak mısınız?
Okul yönetim kadrosunda olup zorunlu derslere girmeden ücret alanlar hakkında da kınama yapacak mısınız?
Evet, velinin kü*für etmesi kesinlikle kötü bir durumdur. Ama bir öğretmenin hem kendi meslektaşlarına, hem görevine, hem de geçim kaynağı olan sisteme kü*für etmesi de en az onun kadar kötü değil midir?
Eğitim sisteminin sadece dışarıdan gelen saldırılarla değil, içeriden de zarar gördüğünü fark etmek zorundayız. Bu tür olaylara karşı çifte standart uygulamadan, her türlü yanlışı eşit şekilde eleştirmek hepimizin görevi olmalıdır.