Sürekli başkalarını yazıyoruz.
Bugün kendimizi yazayım istedim.
Vallahi bugün kendimizi şımarttık, çok lüks gazetecilik yaptık.
Ne yorulduk...
Ne koştuk...
Ne de sorun yaşadık.
Oturduk yerlerimize Dünya Basınının gıpta ile izlediği ve beklediği, randevu almak için sıraya girdiği ve tabi ki iki dudağının arasından çıkan her sözcük birilerine korkulu rüya olurken çoğunluğa umut olan bir konuğu ağırladık.
DÜNYA'NIN DIŞİŞLERİ BAKANI
Yok yok ara başlığı yanlış okumadınız.
O Dünyanın Dışişleri Bakanı Mevlüt ÇAVUŞOĞLU.
Gelişi bizden, sohbeti samimiyetinden, hafıza berrak mı berrak (39 sene öncesini dün gibi hatırlayan) Mevlüt ÇAVUŞOĞLU ALGC (Aktif Gazeteciler Cemiyeti)mizi ziyaret etti sohbet ettik.
Oturduğumuz yerde Dünyada neler olduğunu ve Fetöcülerle dış basınlarda nasıl mücadele ettiğini anlattı.
Rusya ile Ukrayna'yı iki sokak ilerideki mahalle komşumuz gibi anlattı.
Birleşmiş Milletler ve G7'ler ilişkilerine o kadar hakim ki samimi arkadaş muhabbetinden bahseder gibi rahat ve kendinden emin bir şekilde anlattı.
İnanın kendimi çok lüksün içinde buldum. Rusya-Ukrayna'dan konuşurken birden Gazipaşanın Çileğini övmeyi ve Alanya'nın Muzunu es geçmiyor.
ÜZÜLÜYORUM
Antalya Şehir Hastanesinin BİN 400 yataklı SUİT Odalarını araya sıkıştırırken.....
Biraz canı sıkkın şekilde " Antalya Şehir Hastanesinin açılışı yaklaşıyor ama Büyükşehir halen altyapısını hazır edemedi" derken üzüntüsünü de saklamıyor.
SONUÇ: Bizler icraatları dinlerken yorulduk ama ÇAVUŞOĞLU tıpkı geldiği enerji ile bir sonraki randevusuna koşturdu.
Evet, Ülkesine sevdası olmayan bu kadar enerjik olamaz.
Dünya onun peşinde koşarken o bizimle yürümeyi tercih ediyor.
Yok yok şimdi çay içemem
Biraz önce Kuyular önünde KAHVE içtim.
Ağzımın tadını bozamam LÜKS böyle bişey demek.