Diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de obezitenin görülme sıklığı gün geçtikçe artıyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, Türkiye’de her 3 kişiden 1’i obez. Son yapılan araştırmalar, Türk insanının obezitede Avrupa 1’incisi olduğunu gösteriyor. Hal böyle olunca da insanlar hızlı kilo verebilmek için şok diyetlere başvuruyor. Herkesin çok kolay ulaşabildiği şok diyetler hakkında bilgiler veren Özel Medicana Konya Hastanesi Uzman Diyetisyen Beyza Vural Öten, “Obeziteyle ilişkili sağlık sorunlarını önlemek veya estetik kaygılarla daha zayıf görünmek amacıyla pek çok insan az eforla kısa sürede hızlı kilo verebilmek için şok diyetlere başvuruyor. Şok diyetler genellikle çok düşük kalorili, tek bir besine dayalı veya düşük karbonhidratlı, yüksek yağlı diyetler oluyor. Bu tür diyetler sürdürülebilir olmadığı için verilen kilolar hem çabuk geri alınıyor, hem de bazı sağlık sorunlarına yol açabiliyor” dedi.
“Şok diyetler metabolizma hızının yavaşlamasına neden oluyor”
Diyetisyen kontrolü dışında uygulanan şok diyetlerin çok sağlıksız ve yararsız olduğunu vurgulayan Uzman Diyetisyen Beyza Vural Öten, “Meyve, sebze suyu içilerek vücuttaki toksinleri uzaklaştırmak ve hızlı kilo vermek amacıyla yapılan detoks diyetleri günümüzde çok yaygın. Kalorisi oldukça kısıtlı. Günlük yaklaşık 400 kalori içeren bu diyetler metabolizma hızının yavaşlamasına neden oluyor. Akut veya uzun süreli enerji kısıtlaması beyindeki iştah merkezindeki bazı hormonların salınımını artırarak iştah artışını da tetikliyor. Kısa sürede çok kilo vermeyi hedefleyen bu detoks diyetleri, ödem attırdığı için kaybedilen kilolar büyük ölçüde su kaybına neden oluyor. Bu değişikliklerle de verilen kilolar kısa sürede geri alınıyor” şeklinde konuştu.
“Şok diyetler uzun vadede hastalıklara davetiye çıkartabilir”
Eğer kısa sürede sağlıklı kilo vermek istenilirse bunun sadece doktor veya diyetisyen kontrolünde planlanarak uygulanabileceğinin altını çizen Diyetisyen Beyza Vural Öten, “Çok düşük kalorili diyetler, bazı durumlarda belirli bir dönem aralığında, yalnızca doktor veya diyetisyen kontrolünde planlanarak uygulanması gerekir. Çünkü tek tip besine dayalı, patates diyeti, yoğurt diyeti gibi diyetler sindirim sistemini özellikle de bağırsak sağlığını olumsuz etkiliyor ve kas kayıplarına neden oluyor. Diyetisyen kontrolünde olmayan şok diyetlerin, geri dönüşü olmayan sağlık problemlerine dönüşmesi de kaçınılmaz olabiliyor. Üstelik kilo vermeyi hızlandırmak için yapılan şok diyetler çok düşük kalorili oluyor, aynı zamanda vücutta strese sebep olup kortizol düzeyini artırarak iştahı artırıyor ve kilo vermeyi daha da zorlaştırıyor. Düşük karbonhidratlı yüksek yağlı diyetler düşük kan şekeri ve insülin seviyesi ile iştahın bastırılmasına yardımcı olur. Kısa dönemde yorgunluk, baş ağrısı, baş dönmesi, uykusuzluk, kabızlık, kusma, hipoglisemi gibi bazı akut etkilere neden olurken uzun dönemde hiperlipidemi, aritmi, karaciğer yağlanması, vitamin ve mineral eksikliklerine neden olabilir. Dolayısıyla şok diyetler uzun vadede hastalıklara davetiye çıkartabilir” diye konuştu.