Duyguları tanımlamada ya da algılamada zorluk yaşanması, tıkınırcasına yeme ataklarını tetikleyebiliyor. Fiziksel ve duygusal açlık belirtilerinin birbirinden farklı olduğunu belirten Diyarbakır’da Memorial Hastanesinde görevli Uzman Psikolog Tülinay Seçkin, vücuttaki kimyasal hormonlardan serotonin ve dopamin boşaldığını ve yemeyi tetiklediğini kaydetti.
“Fiziksel ve biyolojik olarak değil de duygusal açlık”
Psikolog Seçkin, kendilerinde duygusal açlık olup olmadığını tespit edebilmek için yemeyi ertelemek gerektiğini hatırlattı. Seçkin, “Gecenin bir yarısı kendinizi buzdolabının önünde buluyor, birine sinirlenip kızdığınızda sinirinizi çatal ve kaşıktan alıyor musunuz ya da televizyon karşısında aşırı abur cubur tüketimi yaparken kendinizi bulabiliyorsanız sizi yemeğe götüren şey mide değil duygularınız. Çünkü sinirli, depresif, kaygılı, üzgün yada mutsuz hissettiğimiz de vücudumuzdaki kimyasal hormonlarımız olan serotonin ve dopamin boşalıyor” dedi.
“Bundan dolayı kimyasal anlamda bir açık söz konusu oluyor, vücut bu açıklığı kapatmak için daha fazla şekerli, yağlı, karbonhidrat, abur cubur ve hamur işine ihtiyaç duyuluyor” diyen Seçkin, “O yüzden kişi kendini bu yiyeceklere yönelirken bulabiliyor. Sakinleştirici pilates gibi kişiyi medite eden egzersizler de duygusal açlık yaşayan kişiler için çok önerilir. Kişilerin gün içerisinde günlük tutması gerekiyor hangi duyguları yaşadıklarını ve hangi duyguları yaşarken yeme davranışı sergilediklerini fark etmeleri için en önemli adım. Yeme davranışını o an ertelemek bir süre sonra o açlık hissinin azalmaya başlamasını fark ettiğimizde aslında bunun fiziksel ve biyolojik olarak değil de duygusal açlıktan kaynaklandığını kişinin görmesi için fayda sağlıyor” ifadelerinde bulundu.